Biyoçeşitliliğin Azalması (Türlerin Kaybı)
14.04.2016 17:20
Pek çok kıyı bölgesinde, nüfus artışı ve ekonomik faaliyetlerdeki değişimler; mercan kayalıklarının, deniz tabanının, plaj kenarlarının ve sahilin de değişmesine yol açmaktadır. Kentsel alanın genişlemesi; özellikle sulak alanlar gibi kıyısal habitatların bozulması ile sonuçlanabilmektedir. Her bir türün yeni koşullara uyumu farklı olabileceğinden; ekosistemlerin yapısı ile coğrafik durumu değişebilecektir. Biyolojik çeşitlilik ise, türlerin yerel olarak yok olması yoluyla tehdit altında kalacaktır.
Biyoçeşitliliğin azalması (türlerin kaybı); pek çok şekilde ortaya çıkabilir. Ancak en kaygı verici durum ise, neslinin tükenmesidir. Bir türün tükenme (yok olma) hızı; esas olarak çevresel değişimlere ve türlerin bu değişimlere uyum sağlama olasılığına dayanmaktadır. Son yıllarda, dolaylı veya dolaysız olarak insani etkilerle ortaya çıkan yok olma hızı; doğal süreçlerle gelişen yok olma hızından oldukça yüksektir.
Biyoçeşitliliğin azalması dikkate alındığında, kıyı yönetimi açısından özel bir öneme sahip 4 faktörün olduğu görülür:
1-Ötrifikasyon
2-Habitatların azalması
3-Türlerin ve Balıkçılık Nesnelerinin Aşırı-Kullanımı
4-Yeni türlerin ekosisteme katılması
Ötrifikasyon
Tarımsal, evsel ve endüstriyel alanlardan nehirler yoluyla denizlere doğru akışa geçen sular; alıcı su ortamına çözünmüş gübreleri ve nitratları taşımaktadır. Aşırı derecede beslenen makro ve tek hücreli canlıların artması; deniz ortamındaki organik maddelerin mevcut dengesini değiştirmektedir. Organik madde; yüzeysel sularda ve deniz tabanında birikmektedir. Birikim; yüksek miktarda organik madde konsantrasyonu, düşük oksijen düzeyi ve yüksek H2S (Hidrojen Sülfür) konsantrasyonu içeren deniz tabanındaki silt tabakasının içinde yer almaktadır. Bunun sonucunda, pek çok omurgasız tür ve balık çeşitleri gözlenemez olmaktadır.
Habitatların Azalması (Kaybı)
Habitatların azalmasının nedenleri çok çeşitli biçimlerde gözlenebilir;
tüm habitat alanının yerleşim, liman, turizm, ve diğer insan yapıları (ekim-dikim alanı, otlaklar, fidanlık, maden ve kazı sahaları vs) tarafından işgal edilmesi;
barajların ortaya çıkardığı (yumurtlayan göçmen türlerin kuşatılması, habitatların sular altında bırakılarak boğulması, kimyasal ve termal-fiziksel koşulların değiştirilmesi vs) etkiler;
drenaj, kanalizasyon ve taşkın kontrol çalışmaları;
kirlenme ve (evsel, tarımsal ve endüstriyel ile maden kaynaklarından gelen) katı atıkların uzaklaştırılması;
yeraltısuyu akiferlerinin evsel, tarımsal ve endüstriyel amaçlarla aşırı kullanımı;
bitki örtüsü, tas ve çakıl gibi doğal ortam malzemelerinin; çeşitli (kereste, yakıt ve yapı vs) kullanım-amaçlı olarak ortadan kaldırılması;
taban-hafriyatı ve moloz dökümü; ve
erozyon ve yararlı-biyoteknoloji.
Bir 'Habitat Azalması' Örneği:
Dalyan, TÜRKİYE
'Centaurea tchihatchewii':
Çekici bir tür olan bu 'Centaurea'; Orta Anadolu'nun belirli bölgelerinde endemik (yöreye özgü) bir bitkidir. 'Centaurea' cinsi; ülkemizde yaklaşık olarak 170 tür ile temsil edilmekte olup, bunlardan 110 tanesi endemik türdür. Boru biçimindeki küçük çiçeklerle tanımlanan ve ilginç özelliklere sahip olan bu tür; kendi cinsi içinde tektir.
Dalyan alanı; Akdeniz'in tüm kıyıları içinde önem derecesine göre ikinci sırada bulunan bir su kaplumbağaları üreme (yumurta yuvaları) sahasıdır. Burası ayrıca; lagünler, göl ve doğal su kanalları içeren en büyük sulak alanlardan biridir. Bu bölge, ülkemizin batısına düşen Akdeniz kıyılarında bulunmaktadır.
İztuzu Plajında bir otel inşaatı ile birlikte; bir turizm projesi başlatılmıştır. " Türkiye Doğal Hayati Koruma Derneği " , derhal bu otele karşı bir engelleme kampanyasını, ulusal ve uluslararası ölçekte başlatmıştır. Bu otel inşaatı; 1988 yılında durdurularak Dalyan, ülkemizdeki ilk 'özel koruma bölgesi' olarak ilan edilmiştir.
1990-1993 yılları arasında, " Doğa Enformasyon Dairesi " ; bölgedeki plajların kullanımı ve su kaplumbağaları hakkında yerel halk ve yabancı turistlerdeki bilinçlenmeyi artıracak çalışmalar yapmıştır.
Türlerin ve Balıkçılık Nesnelerinin Aşırı-Kullanımı
Günümüze kadar yıllarca en popüler olan bir düzine balık türü, ender türler durumuna gelmiş ve bunların nesli ise yok olma tehdidi altında bulunmaktadır. Kuzey Atlantik Denizinde, (Ringa balığı, yabani Som Balığı ve diğerleri gibi) bazı balık türlerinin, neredeyse hiç ekonomik değeri kalmamıştır. Bu türler açısından halen bazı balıkçılık (avlanma) kotaları olsa bile; her yıl bu kotaların miktarı azalmaktadır.
Balıklar haricinde, omurgasızlar ve makro-algler de insanların (yapay etkilerin) baskısı altındadır. Pek çok ülkede omurgasız canlılar, insanlar tarafından gel-git (med-cezir) olayı esnasında toplanmaktadır. Kentlerin ve yerleşim bölgelerinin yakınlarında ise, gel-git olayını kullanan tür toplulukları "canlılarca besin olarak kullanılmak suretiyle tüketilmektedir".
Yeni Türlerin Ekosisteme Katılması
Baltık Denizi'ne yeni katılan türlerin listesi oldukça geniş olup, bu liste yaklaşık olarak 70 adet türü kapsamaktadır. Ancak çoğu zaman daha yeni katılanlar, Batı Atlantik 'polychaete' türü olarak 'Marenzelleria viridis' ( Ref: Internet ) 'de olduğu gibi, tüm bentik toplulukların yerini almaktadır.
Yapay Katılım
- Bazen insanlar doğal değerleri yeniden oluşturmak veya ticari karlar elde etmek için, habitatlara yeni türler eklemekte, veya geçmişte yaygın olan türleri aynı bölgelere tekrar getirmektedirler.
- 1980-1985 yılları arasında, normalde Pasifik Okyanusunun kuzey bölümünde yerleşik konumda olan 'Paralithodes camtchatica' yengeç türünün binlercesi Barents Denizine taşınmıştır. Bu olayın üzerinden yaklaşık olarak 15 yıl geçmiş olup, su anda ise 'Paralithodes camtchatica'; Kola Yarımadası'nın Norveç ve Rusya kıyıları boyunca çok yaygın bulunmaktadır. Geçen yıl ise Beyaz Deniz'de de bulunmuştur. 2002 yılında Norveç ve Rusya, balıkçılık için 'kota' açılmasına karar vermişlerdir. Ancak halen bu büyük 'Paralithodes camtchatica' yengeç türünün, 'Barents Denizi'ndeki bentik toplulukları nasıl etkilediği hususunda pek az veri bulunmaktadır. Son bilgilere göre; birkaç yıllık çok başarılı bir yavrulama döneminin ardından, 'Kola Yarımadası'ndaki sahil boyunca 'Paralithodes camtchatica' yengeç türünün varlığı fazlaca artmış bulunmaktadır. Çok sayıda bulunan 'deniz-yıldızları' gibi 'karından-bacaklı' türlerinde ciddi oranda bir azalma görülmüştür (Fyodorov, 2002).
İstisnai (Rastlantısal) Katılım
Çoğunlukla türler, bilinçsizce veya bazı kazalar yoluyla ekosistemlere katılabilmektedir. Bunların, yerel ekosistem üzerindeki etkileri ciddi miktarda olabilmektedir.
- Deniz tankerleri, (petrol) yükleri olmaksızın hareket ettiklerinde depolarını deniz suyu ile doldurmak zorundadırlar. Bu anlamda milyarlarca metreküp deniz suyu, kilometreler boyunca tasınmış olmaktadır. Hazar Denizinden Akdeniz'e veya dönüş yolunda ise tam tersine, kanallar ve nehirler yoluyla ulaşım sağlayan tankerler için sözkonusu bir durum olarak; 'Mnemiopsis' türünün Hazar Denizinin hassas ekosistemine taşınması tehlikesine karşı olan bilim insanları, yetkilileri uyarmışlardır. Ancak herhangi bir düzenleme çalışması yapılmamıştır (Ref; Internet Adresi: www.caspinfo.ru/library/bulletin/caspvk/1_33.html ).
- Diğer bir örnek ise, Akdeniz'e tek bir olayla taşınan 'Caulerpa' alg türü ile ilgilidir. Monako'daki bir deniz akvaryumunda yaşamakta olan 'Caulerpa' örneği; denize atılmıştır. Su anda bu tür; Fransa ve İtalya kıyıları boyunca çok büyük miktardaki alanları kaplamıştır.